21 Kasım 2007 Çarşamba

Bir ETA yazısı

Kendi çektiğim bir foto: Pamplona'da Baskça
bir duvar yazısı - "Bağımsızlık, ETA, Sosyalizm"
Temmuz 2006

ETA militanları ateşkesi ilan ederken...



En son Mayıs 2003'te Navarra (ne de güzel diyardır)'da iki ulusal polisin (Policia Nacional) öldüğü bombalama eyleminden sonra öldürme olaylarına karışmamış olan ÉTA, Mart 2006 da bir yerel Bask gazetesine yolladığı mektup aracılığıyla, "bağımsızlığa giden yolda, demokratik yönelişe engel olmamak için" süresiz silah bıraktığını açıkladı. Akabinde de Bask bölgesel televizyonu ETB'ye yollanılan bir kasette, üç militan; Bask bölgesi (Pais Vasco), Navarra, ve yılan & balta desenli ETA (ki Batasuna da amblem olarak kullanmakta idi) bayrağı önünde, yine her zamanki geleneksel kasketleri, beyaz maskeleri, ve Azrail usülü siyah üniformaları ile bildiriyi televizyondan da ilan etmişlerdi. (İlginç bir not: Örgütün kurulduğu 1959 yılından bugüne 47 yıllık eylem tarihinde, ilk defa bir kadın militan bildiriyi okumuştu). Dikkati çekmesi gereken nokta; silahın "bırakılmış" olduğu idi, silah tamamen gündemden çıkmamıştı. İspanyol hükumetinin de kendilerine yönelik operasyonları acilen durdurmasını, (ve dolaylı da olsa) bir genel af çıkarılmasını talep etmekteydiler.

ETA'nın kuruluş amacı, bağımsızlık elde edilene kadar silahlı mücadeledir, şimdi tutup da tüzük değiştirmediklerine göre; yaptıkları politik bir manevraydı tabii ki. Zira 2006 başından beri başbakan J.L. Rodriguez Zapatero, şiddet sona ermeden Bask bölgesinin statüsü konusunda asla verimli bir müzakere süreci oluşamayacağını belirterek ETA'yı silah bırakmaya çağırmıştı. 2006 içinde yapılması gundeme ge(tiri)len bağımsızlık referandumu öncesi, ETA'nın amacı bu şekilde bir politik manevra ile uzun vadede (kendisi de bağımsızlığın gizli bir taraftarı olan) Bask Bölgesi Özerk Yönetim Başbakanı Juan José Ibarretxe* Markuartu**'ya referandum sonrası*** Madrid hükümeti ile başlayacak olan müzakereler öncesi koz sağlamak, İspanyol toplumuna hoş bir imaj vermekti, ortalığı soğutmaktı; akıllıca bir hareketti. Amma gün gelir de Madrid'deki Cortes "Ne kaderi ne tayini lan?" derse, ETA'nın bu sefer eline daha büyük silahlar almayacağını kimse garanti edemezdi.

Nitekim ateşkes bir sene bile sürmedi. Daha önceden tahmin ettiğim gibi, barış sürecinin çok yavaş ilerlemesinden, hatta ilerlememesinden ötürü (İspanyol siyasilerde genel olarak anayasal düzenin Basklar tarafında giderek aşındırılmasından duyulan rahatsızlık giderek arttı); ETA, 30 Aralık 2006 tarihinde Madrid Barajas Havaalani T-4 (ne paralar döküldü o terminale) otoparkını havaya uçurarak, ateşkesi bozdu. Daha sonra dünyaca ünlü sazan yargıç Baltasar Garzon; (ki bu mümtaz şahsiyet üzerine bilahare yazacağım) 21 ETA militanını derdest edince, Otegi (ki bizdeki Selahattin Demirtaş muadili) "İspanyol Devleti"ne savaş ilan etti.****

Ekonomisi nispeten gelişmiş bir ülkenin dahi bu şiddet döngüsünden çıkamamasına dikkat etmek gerekmekte. İspanya'nın en zengin ikinci bölgesi olan bir Pais Vasco, kişi başına yıllık geliri Avrupa ortalamasının kat kat üzerinde, tamamen sanayileşmiş bir toplum. Ve mikromilliyetçilik hala elinde mavzer bekliyor. Bask bir kız İspanyol pasaportunu yakmak istiyor. Sosyalizmi söylem olarak kullanan ateşli bir faşizm, hala etnik damarları besliyor, bölgesel bürokrasi ise bu "ateşli çocuklar"a arada sus işareti yapmaktan başka birşey yapmıyor. Güneydoğu meselesinde, sorun açlık ve feodalite diyen bilmişlere naçizane bir soru geliyor benden: Sorun aslında para falan değil de, Anadolu topraklarında hergün daha da kronikleşen kollektif bir kimlik mücadelesi olmasın?

Dipnot: ETA'nın eylem şekli genelde politik liderlerin araçlarına bomba bırakmak; benzin deposu havaya uçurmak, kendilerine karşıt üniversite hocaları ve hakimlerin ofislerine sızarak susturucu ile kafalarına sıkmaktır. Görüldüğü üzere, PKK ile oldukça farklı eylem tarzları var. Düşünmeden de edemiyor insan "teröristin bile Avrupalısı daha medeni oluyor" diye. En azından, ev basıp çoluk cocuk, bebek, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden kan döken bir örgüt görüntüsü vermekten çok uzak ETA. (Barcelona'daki Hipercor "kaza"sını saymazsak)


*Bu arada merak edenler için, Bask soyadları neden hep -etxe ile biter? - "etxe" Baskçada "ev" anlamına gelir. Soyada eklenince "şu evden" yani "şu -gillerden" anlami verir.

**Ibarretxe kendisi bölgede oyu hep %60a yakın olmuş bask milliyetçi partisi PNV'dendir - Parti ilk anayasal seçimlerden beri (1979) bölgeyi yönetir. Ayrıca ETA ile olan dolayli (!) bağları nedeniyle İspanyol kamuoyunca pek tutulmaz ama, Basklar sever ki seçer; Lehendakari (baskça "Lider")dir neticede.

*** Ki çok büyük ihtimalle ileride bir bağımsızlık hakkının saklı tutulması kaydıyla daha fazla özerklik talebi gelecekti. Aslında bu referandum ileride daha kapsamlı bir bağımsızlık referandumu yapılıp yapılmamasına dair bir nevi ön-referandumdu; kendi kaderini tayin referandumu yani. Bu referandum daha sonra yattı zaten.

****Bu İspanyol Devleti imgesi, Bask Bölgesi ve Katalunya'da o kadar derindir ki, bölgesel TVlerin hava durumlarında önce özerk bölgenin hava raporu verilir, daha sonra İspanya'nın değil, "İspanyol Devleti"nin hava durumuna geçilir. Çünkü, İspanya diye bir birlik yoktur, sadece İspanya Devleti vardır. :D

Hiç yorum yok: