14 Kasım 2007 Çarşamba

İnsanlığın bağırsaklarını boşaltması hususunda...


İber ellerinden Kafkasya yazısı yazmak belki pek egzotik olmayacak ama uzun zamandır içimde kalmış bir mevzu, hele ki rahmetli anneannemin atalarının Çerkes olduğunu hesaba katarsak...

Ermeni soykırımı hakkında çok okuduk, çok duyduk. Ithamin dogru olup olmamis bir yana, Ermeni diasporasinin meseleyi pazarlama teknigine hep hayran olmusumdur. Zira oyle bir dunyada yasiyoruz ki, bugun girtlagin kesilse ve eger torunlarin zengin degillerse tarih hicbir zaman ne seni ne de girtlagini delen bicagin sahibini anmayacaktir.

Bir bicak hikayesi de anneannemin atalarınındır, Turkiye ebrusuna bi al katmis olan Çerkesler'in hikayesi..

Anneannem hep buyuk dedelerinin, bir salgin esnasinda olduklerinden soz edermiş.

Hikaye, Seyh Samil'in kilicinin elinden alinmasi ile baslar (1859). Çar'in, Kafkasya'da cogunlugu olusturan Musluman Kafkas halklarina, ya Rus olup Hristiyanliga gecmelerini, ya da oleceklerini soylemesiyle baslayan ve bir degil, bes degil on yillarca suren bu "katliam+surgun", Kucuk Kaynarca anlasmasiyla iyice hizlanmis..

Gemilerle Karadeniz kiyilarina kacmaya calisan 2 milyon civarindan insanin cogu, hastaliklar ve aclik nedeniyle daha denizde ölmüştür. Turkiye'de Muhacir tabiri, bu gemilerle Karadeniz topraklarina siginan, Çerkez, Abhaz, Müslüman Gürcü Çveneburi ve Acar nufusun tamamini tabir etmek icin kullanilmistir. Bu olayin Karadenizin nufus yapisi uzerindeki sonucu en amiyane tabirle benimdir. Ordu Çaybasi ilcesinin bir koyu ve babaanne Gurcu, anneanne Cerkez. Kanında Gürcülük olan RTE de bu kümeye girer. Bu insanlar buralara gelip dillerini unuttular ve sen ben oldular; gecirdikleri acilari ise pazarlama ajanslarina anlatip poster yaptirtmadilar, lobilere cerez yapmadilar..

Simdi, aslinda "Benim adim Kirmizi"sina kurban oldugum Pamuk ustaya baglayacagim azicik meseleyi.. Kendisinin artik evrensel bir yazar olarak, dunya uzerinde yasanmis tum katliamlari dile getirmesi, Ermenilerin yasadigi katliami ve surgunu atlamadan, bugun ayrintilarina giremeyecegim 1.5 milyon Balkan Turk ve Muslumaninin Osmanli cokerken yasadigi katliam ve surgunu (ki Bosna da 20.yy da olanlar, 19. yy da olanlar konusunda fikir verebilir), yukarida ucundan kiyisindan bahsettigim Kafkasya katliam ve surgunlerinini dile getirmesi; Cezayir'de olanlari hatirlatmasi (ki zamaninda Turkiyenin bu konu ile ilgili olarak BM de Fransa'nin yer almasi aymazligina karsi borcumuzdur - o aymazlikta ayri konu.. Fransadaki arkadaslar daha iyi bilirler), Darfur'dan soz etmesi ve neticede, insanligin bagirsaginin ortak oldugunu ve eger insanlik rahatlayacaksa bagirsaklarinin tumunu bosaltmasi gerektigini, parca parca yapilan kabiz diskilamanin, insanligin kicini tahris etmekten baska hicbir halta yaramayacagini belirtmesi gerekir miydi, gerekmez miydi?

Kan cikartmaktan bikti insanlik...

Hiç yorum yok: