19 Ekim 2008 Pazar

Bati'nin teknigini alsak da, kulturunu almasak...




Basvekil'in yumurtalarindan "Batinin ilmini degil ahlaksizligini aldik" vecizesinin dusundurttukleri...

Erken donem Islamcilari arasinda (misal, Mehmet Akif) cok ragbet gormus ama imkansizligi anlasilinca yavastan rafa kaldirilan bu soylemin yaninda "Caponlar gelenek ile modernlesti" sosu verilmeden olmaz.

Amma velakin bilinmez ki Japon kulturu de batidan aldigi ve uc noktalara goturdugu teknigin kacinilmaz sonucu ve globalligin de etkisiyle, hizla Batiya savrulmaktadir.. Yok inanmiyorsaniz gidin biraz gunumuz Japon edebiyati okuyun, Japon sinemasi izleyin -hatta uc ornek Ryuichi Hiroki'nin Vibrator'u-, Batinin mini etegini yasam tarzi yapmis aslinda "kulturunu koruyan geysalar" olmalari gereken Japon kizlarini gorun.. Ve bu yuzyili gectim, taa 1868'de Imparator Meiji'nin halkina Bati tarzi giysiyi dayatmasini hatirlayiniz: Adam, katanasini dolaba kaldirip papyon takmis boynuna, sonra da Japonlara geleneklerini koruyarak modernlesti diyorlar, neresinden tutayim ben bu iddianin?

Iran Islam Cumhuriyetinin kurulus felsefesinde, Bati tarzi olmayan bir modernizm tanimlama (papyon kravat demisken, Iranlilar'in Batinin ceketini giyip kravatini takmayi reddetmeleri geldi aklima - trajikomik su Ortadogunun hali) histerisi vardir; ama n'olmustur, modern olayim postmodern olayim derken, Iran fosmodern olmustur.. Ockham'in Usturasi bu durumda der ki, medeniyetin cagimizda aldigi sekil olan modernizm eger bir tek Batida gerceklesmisse, o modernizmden gayri modernizm namumkundur..

Simdi buna itiraz olarak Japon modernlesmesi ile Rus modernlesmesi ornek verilebilir. Burda sunun altini cizmek gerekmektedir: Japonyanin kendine has bir takim sartlari modernlesme yarisinda Batiyi yakalamalarini saglamistir; ve analiz edilirse gorulecektir ki Japon modernlesmesi aslinda hasindan bir bati stili modernlesmedir. Japonya haricindeki tum Bati disi modernlesme deneyleri buyuk olcude eklektiktir, kurumsallasmasi eksiktir; sonuc olarak dengesizdir. Rus ve Cin modernlesmeleri bu kategoride ele alinabilir.

Japon modernlesmesi vs. Turk modernlesmesi demisken, bazi seyleri acalim: Japonya'nin kendi basina 1600'lere kadar gecirdigi icsel evrimle bizimki arasinda daglar kadar fark vardir. Japon toplumu hukuksal anlamda tarihinde hicbir zaman tutucu olmamistir, bu onlarin 1600'lerden sonra kolonizasyon yarisindaki Avrupalilar'la Pasifik'te karsilasmalari sonucu tanidiklari yabanci eserleri ve davranislari kendilerine adapte etmelerini cok hizlandirmistir. Militer bir din anlayisindan destek alan feodal elit, planlamayi (imparatoru) onde tutarak toplumu ileriye itmistir. Ilber Ortayli Hocanin "Tarih Dersleri" programinin bir bolumunde, 18. yuzyilda Japonya'da erkekler arasinda okuma yazma oraninin %45, kadinlarda (buraya dikkat) %15 oldugu bahsi gecmistir ki, bu 18. yuzyil icin dehsetengiz bir yuzdedir. Bizde ise ayni devirde hem kendisi curumus hem de hukuku curutmus bir din anlayisi, birakin okuma yazmayi, (II. Mahmut gibi vizyon sahibi kisilerin naif emeklerini saymazsak) kadinin toplumdaki rolunu sifira yaklastiran bir anlayis ve Avrupa'dan gelen herseye karsi olma egilimi vardi (ki hala var).

Zannimca bu noktada toplumsal hukuk meselesini iyice acmak gerekiyor. 18.yy oncesi kurumsallasmasi derin olmadigi icin oldukca esnek olan Japon hukuk yapisinin (Meiji restorasyonu sirasinda eski kanunlarin hepsinin bir gecede degistirilmesi bu esneklige ornek verilebilir) aksine, Roma hukuk cercevesinde bulunan ve Turk-islam geleneginden beslenen Osmanli hukuku oldukca girift, duragan ve dahasi Japonya'nin aksine "cemaatci"dir. Dahasi, "Millet Sistemi" olarak adlandirilan bu duzende, 19.yy sonlarina dogru azinliklar icinde laik hareketler baslayana kadar, bu milletler dine dayandirilmistir ki bu, cemaat sistemini dinin dogasi geregi daha da duragan kilmistir.

Olan biteni bu baglamda gorursek, Japon modernlesmesi benim anladigim kadariyla "varsayimsal" bir -muhafazakar- Turk modernlesmesinden cok otoriter bir Alman modernlesmesine benzemektedir (Meiji anayasasinin Alman hukukcularin liderliginde yazilmasi, yine Meiji donemindeki parlamenter deneyin Almanya'dan kopyalanmasi, Japon medeni kanununun Alman medeni kanunundan derlenmesi, bu acidan ilginc bir orneklerdir). Zira Almanya'da da yuzyillar suren bir merkezi idare yoklugundan kaynaklanan bir hukuki "esneklik" ve bunun sonunda ortaya cikan bir otoriter ileriye "itilis" vardir. Turkiye'de Cumhuriyet devrimleri ile olan sey ise, duraganlasmis ve oldukca girift hukuk yapisinin yeniden duzenlenmesidir. Bu sonuncusunun daha yuksek surtunme katsayisina sahip oldugu, ve Japonya modernlesmesinden oldukca farkli oldugu sanirim asikardir.

Sonuc olarak, gelenek diyeceksek Japonlarin Bati modernizmini almalarini kolaylastiran bir gelenekten geldikleri soylenebilir. Turk-Islam cizgisinde ise tam tersine zorlastiran bir gelenek vardir. Dolayisiyla, Japonlar gelenek ile modernlesti lafi gayet ad hominemdir, dezenformasyondur.

Son olarak, Bati'nin teknigini alalim kulturunu almayalim dusturunun varacagi noktayi Arap yarimadasindaki kapitalizme "geleneklerini koruyarak" eklemlenmis bedevi ulkelerinde gorebilirsiniz. Nedir o nokta? Insanlarin cep telefonunun ve kredi kartinin oldugu, ama kadinin araba suremedigi, erkekler ile ayni arabaya binemedigi, okula gidemedigi, kendi hayatina yon veremedigi, erkeklerin de calismaya ya o "ahlaksiz bati"nin mulkiyetindeki petrol sahalarina gittigi, ya da petrolden sonra tek uretebildikleri sey olan hurmalari toplamak icin hurma bahcelerine gittigi noktadir.

Hiç yorum yok: